ÖZET
Felsefe ve edebiyat arasındaki ilişkiyi düşünme yollarından biri, konukseverlik düşüncesidir. Söz konusu düşünce, felsefî açıdan, Emmanuel Kant ve Emmanuel Levinas’tan geçerek Jacques Derrida tarafından geliştirilmiştir. Konukseverlik, Derrida’nın tanımıyla, olanaksızlığa yakın bir olanaklılık içinde var olabilen bir düşüncedir. Bu düşüncenin alt yapısını etik ve politika oluşturmaktadır. Elinizdeki makale Bilge Karasu’nun romanlarını (Gece ve Kılavuz) Derrida’nın konukseverlik düşüncesiyle birlikte düşünmeyi amaçlamaktadır. Konukseverlik düşüncesi Karasu romanlarında hem etik hem de politika boyutuyla ele alınabilir. Konukseverlik düşüncesi ve Bilge Karasu romanları arasındaki ilişki iki aşamada incelenebilir. İlk aşamada Gece ve Kılavuz romanlarındaki karakterler arası ilişkide konukseverlik düşüncesinin izleri aranacaktır. Bu ilişki, konukseverlik düşüncesinin etik ve politika boyutlarıyla ele alınacaktır. İkinci aşamada, söz konusu romanlardaki anlatıcı, muhayyel muhatap, yazar ve okur boyutlarıyla yani yazınsal konukseverlik açısından söz konusu romanlar ele alınmaktadır. Konukseverlik düşüncesinin etik boyutu daha çok Kılavuz ile birlikte düşünülürken politika boyutu da Gece ile birlikte düşünülecektir. Yazının temel iddiası Bilge Karasu’nun yazınsal konukseverlik düşüncesiyle ele alınabilecek romanlar kaleme almış ve konuksever bir yazar olduğudur.