ÖZET
Araştırmanın konusunu oluşturan dindar gençler, ait hissettikleri ya da ait oldukları dünya ile yaşadıkları, yaşamaya zorlandıkları dünya arasında gidip gelmekte, birini diğerine tercih edememekte, Araf’ta salınımlar sergilemektedirler. Bu çalışma üniversite okuyan, dini bir grubun çatısı altında yaşayan, kendisini dindar olarak tanımlayan, 20-25 yaş aralığındaki erkek öğrencilerin, gündelik hayat pratiklerine yansıyan dinî değerlerin etkisi üzerine odaklanmaktadır. Hipotetik olarak, İstanbul’da üniversite okuyan, amacını “dinini bilen ve topluma faydalı gençlik yetiştirmek” şeklinde açıklayan Çilehane İlmi Araştırmalar Derneği’nin yurdunda kalan yirmi dindar erkek gencin gündelik hayatında; tutum, aidiyet, davranış ve ibadet alanlarında dinî değerlerin etkisi incelenecektir. Çalışma, metodolojik olarak ideografik yaklaşım dikkate almakta, pratikte ise saha araştırması gerçekleştirmektedir. Mülakatlar aracılığıyla kimlik çözümlemesi yapan araştırma, Ülgener’in edebiyat ve ahlak metinlerinde yer alan ifadelerden hareketle yaptığı zihniyet analizinin benzerini, doğrudan gözlem ve araştırma yoluyla yapmayı denemektedir. Araştırma iki aşamada gerçekleştirilmektedir. İlk adımda dindar genç erkek öğrencilerin zihniyet dünyalarının panoraması ortaya çıkartılmaya çalışmakta, ikincisinde ise söz konusu faktörler üzerinden dinin görünürlük kazandığı ve kazanamadığı yerler gösterilmektedir. Araf’ta kalma olarak tanımlanabilecek kavramsallaştırmada bireyler, ait hissettikleri ile yaşadıkları gerçekliğin sunduğu kimlik arasında sıkışmaktadırlar. Din, cemaat içinde birey olarak yaşanmakta, davranışları ile tutumları arasında çatışma ortaya çıkmakta ve küçük kamusal öncelenmektedir. Ayrıca çalışmada, ait hissedilen kimliği, kendi özel alanında yaşayan uysallaşmış tipolojiler bulgulanmıştır.